3 Mart 2014 Pazartesi

Rock Star Slaven Biliç

Slaven Biliç




Hırvatistan Milli Takımı’nın başında 6 yıl boyunca kalma başarısı gösteren Slaven Biliç, artık Beşiktaş’ta. Realist futbolseverler, bu ‘romantik futbol adamı’nın açığını arayadursun, o, futbol izlemeyen kadınları bile statlara çekecek karizmasıyla bakalım Türk futbolcularla arkadaş olabilecek mi? Futbolculuğundan teknik direktörlüğüne, hukukçuluğundan rock yıldızlığına işte Biliç…




Futbol romantizmiyle, futbol realizmi sık sık karşı karşıya getirilir ve tartışılır. Son birkaç yıldır sosyal medyada ve blog’larda oldukça tartışılan, hatta ana akım medyaya da sıçrayan bu konu, kendi jargonunu da yaratmıştır. Realistler, romantikler için Galeano’nun “Ben bir futbol dilencisiyim” lafına atıfla ‘dilo’ derler! İşte realistlere göre, Biliç tam bir ‘dilo mıknatısı!’

Bu kesin bir bilgidir, teyitlidir! Kulağında küpesi, elinde gitarı, şık takımıyla görmeye alışkın olduğumuz Biliç’in tavırlarına ve kariyerine bakarsanız bunu görebilirsiniz… Oyuncularıyla arkadaş olan, hukuk profesörlüğü bulunan ve bir rock grubuna gitaristlik yapan bir adamdan bahsediyoruz sonuçta!

EN İYİ LİBEROLARDANDI

Yugoslavya henüz birleşikken 1968’de dünyaya gelen Biliç, futbolculuk yıllarında dönemin en iyi liberolarından biri olarak anılıyordu. Hatta 1996’da, Fatih Terim yönetiminde gittiğimiz ilk Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’ye karşı da oynamıştı. O maçtan boynumuz bükük ayrılmıştık. O turnuvadaki iyi oyunu sebebiyle, futbolcu olarak Premier Lig’in iki gediklisi Everton ve West Ham’da yıllarca forma giydi ve kendine saygın bir kariyer inşa etti Biliç.

Futbolu bıraktığında, başladığı yere; ilk takımı Hajduk Split’e geçici menajer olarak döndü. Bu çok da cazip olmayan 5 aylık teklifi, “Beni adrenalin tetikliyor. O yüzden de kariyer hamlesi olarak görülmeyecek bu hamleyi yaptım” diyerek kendini savundu Biliç. Aksiyonlarını her zaman motivasyonları belirledi. Bu yüzden de şu an Avrupa’dan men cezası almış bir kulübe gelip “Söz verdim, sözümü tutarım, bu takım beni heyecanlandırıyor” diyor Hırvat teknik adam. Heyecanlandığında başka koşulları gözü görmüyor çünkü…

WENGER VE LIPPI’NİN ÖĞRENCİSİ

Hajduk Split’teki beş aylık görevinin sonunda doğrudan uçağa atlayıp Avrupa’nın ünlü hocaları Arsene Wenger ve Marcello Lippi’nin tedrisatından geçmek için seyahat etti Biliç. 2 yıl süren bu dönemde Wenger’in altyapı konusundaki, Lippi’ninse oyuncu idare etme konusundaki tavırlarını örnek aldı.

Bu süreç sonucunda umut veren genç bir teknik direktör ortaya çıkmış oldu. Maçlardan önce oyuncularıyla şakalaşan, motivasyon amacıyla rock müzik dinleten, onlarla bir arkadaş gibi olmaya çalışan bir teknik adam...

HIRVATİSTAN’I TEKRAR KURDU

2004’te Hırvatistan Ümit Milli Takımı’nın başına geçip bugünün temellerini attı. 2006 yılındaysa A Milli Takım’ın başına geçti ve takım Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Ümit Milli Takım’dan alınan oyuncularla gençleşen ve yenilenen Hırvatistan, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finalde Türkiye’nin rakibi oldu. Heyecan fırtınasında Semih’in son dakika golüyle gülen biz olduk. Biliç, maç içinde ‘kapıştığı’ Fatih Terim’e sarıldı ve Türk Milli Takımı’na ne kadar saygı duyduğundan bahsetti maçın ardından.

Elendiler ama Hırvatistan, 90’lı yıllardaki Prosineçki, Boban, Suker ve Boksiç’li kadronun son günlerinden bu yana en başarılı futbolunu sergiledi.

Hep sıcakkanlı, insani bir adam olarak bilinse de takımın üç as oyuncusu Balaban, Oliç ve Srna’yı kamptan kaçtıkları gerekçesiyle takımdan çıkarmayı da bildi Biliç. Bu yüzden de takım 2010 Dünya Kupası elemelerini geçememesine rağmen federasyon Biliç’le yola devam kararı aldı.


HAYRANLARI VAR

Yeşil sahanın dışındaki karizması da Biliç için önemli bir artıydı. “Kadınlar alınmasın ama futbol dünyadaki en güzel şey” diyordu kadınların hayran olduğu Hırvat teknik adam.
E tabii, bir de rock star…

Biliç, ülkesinde Rawbau adlı rock grubunun gitaristi. Grup, 2008’de Hırvatistan Milli Takımı için bir şarkı yaptı. Biliç’in ‘groupie’leri (sadece kadınlardan oluşan hayran grubu) bile var...

‘Saha dışındaki anti-futbolla’ da savaşıyor Slaven Biliç. Hırvatistan tribünleri İtalya’nın siyahi oyuncusu Balotelli’ye ırkçı tezahüratlar yaptıklarında Biliç diğer antrenörlerin basmakalıp sözlerinden biri olan “Bunlar sahamızda görmek istemediğimiz olaylar” lâfına itibar etmedi. Kameraların karşısına çıktı ve “Bu herifleri sevmiyorum, bizi desteklemelerini de istemiyorum. Stadyuma da gelmesinler. Bu salak heriflere uyuz oluyoruz” dedi.

KIRILMASI GEREKEN ÖNYARGILAR!

Şimdi Türkiye’de Biliç’in aşması gereken iki ‘önyargı’ olacak. Birincisi ‘kulüp tecrübesi az’ imajı. Biliç sadece iki kulüp takımı çalıştırdı ve daha 44 yaşında. Bunlardan birinde (Hajduk Split) 5 ay, diğerinde (Lokomotif Moskova) 9 ay kaldı.

Barcelona’nın yeniden Barcelona oluşu sürecindeki başarıyla tüm dünyanın saydığı ve sevdiği Rijkaard, Galatasaraylı oyuncularıyla ‘fazla arkadaş’ olduğu için eleştirilmişti basın tarafından. Çünkü genel kanıya göre Türk oyuncusu ‘eğitimsizdi’, babacan ve tatlı-sert antrenörlere alışkındı. Bu olgular Rijkaard’ın sonunu getiren süreçlerden biri olarak görülüyordu… İşte Biliç’in aşması gereken ikinci nokta da bu…
Yazıyı birkaç soruyla bitirelim… “Biliç mi bize, biz mi Biliç’e uyacağız?”
Biliç’e uyarsak gerekli sabrı gösterebilecek miyiz?

Bu soruların yanıtını beklerken şu bilgiyi de unutmamak gerek: Biliç’in başarısız bulunduğu, ligi 9. sırada bitiren Lokomotif Moskova ile gösterdiği galibiyet yüzdesi, ligi üçüncü sırada bitiren Beşiktaş’ınkinden daha yüksek…

BU MAÇLAR ÇOK KONUŞULUR

Biliç’in Beşiktaş’ın başında çıkacağı maçlarda iki teknik adama karşı vereceği ‘mücadele’ ilgiyle izlenecek…
Birincisi, EURO 2008’de karşılaştığı ve yenildiği ama 2012 Dünya Kupası play-off turunda rövanşı aldığı Fatih Terim’e karşı oynayacağı Galatasaray maçları. Biliç bu maçlar için “Ben kin tutmam, sadece bir rövanş olacak benim için. Ama Terim de benim gibi ateşli biri. Bireysel rekabetimiz keyif verecektir” diyor. Medyanın ayrı bir özen göstereceği aşikâr.

İkincisiyse, Hırvatistan A Milli Takımı’nda yardımcılarından biri olan Prosineçki’nin takımı Kayserispor’a karşı oynayacağı maç… Bu sefer gerilim, yerini kucaklaşmalara bırakacaktır; iki eski dost kontenjanından…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder