4 Mart 2014 Salı

Futbol Ve Futbolun İnceleme Üzerine

Örgütlenme: Sahiplikte tekelleşme ve uluslararasılaşma

Profesyonel futbol kulüpleri diğer ticari endüstrilerde olduğu gibi benzer
nedenlerle tekelciliğe yönelirler: Ürün üretimini kontrol etmek, rekabeti
ortadan kaldırarak pazar egemenliği elde etme ve kendi ürününün fiyatını
artırmak, rekabeti azaltmak için pazara yeni kulüplerin girişini engellemek,
çalışma maliyetlerini kontrol etmek gibi nedenler en başta gelenlerdir.
Türkiye’de anti-tröst yasaları olmadığı için, tekelleşme, kartelleşme veya
birkaç firmanın oligopolist pazar durumu yaratması daha kolaydır. Örneğin
bütün lig maçlarının yayın hakkını tek bir televizyon şirketinin elde etmesi
kaçınılmaz olarak hem yayın politikasında hem de seyirciye alternatif
tanımayan fiyat ve kullanım koşullarını belirleme politikasında tekelciliği
getirmektedir. Futbol (Futbol, Basketbol, Hentbol vb.) Ligleri getirdiği
kısıtlamalarla yeni takımların kurulması ve gelişmesi ile ve mevcut takımların
bazılarının varlığını sürdürmesini engelleyerek (profesyonel lig takımlarının
amatör kümeye düştüğü bir sistem kurarak), güçlü takımlardan yana olan ve
başka liglerin kurulmasını engelleyen bir tekel olarak nitelenebilir. Ne
Dünyada ne de Türkiye’de hiçbir takım başarısız olup küme düşmekle amatör
olmaz; ya da karşılaşmaları kazanarak profesyonelliğe terfi etmez. Kulüpler,
federasyon ve tek lig sistemi bu bağlamda soruşturulmalı ve irdelenmelidir.
Futbolda uluslararası karakterin güçlenmesiyle birlikte, futboldaki
sermayenin uluslararası alana akımı da artmıştır. Bu sermayenin kullanımının
düzenlenmesi mülkiyet haklarına karışma olarak nitelenir. Fakat mülkiyetin
toplumsal ekonomik-siyasal birimde (ulusta) mutlaklığının toplumsal zarara
neden koşuluyla sınırlanabilir olması meşrulaşmıştır ve gereklidir.
Türkiye’nin sadece birkaç kentinde birden fazla futbol kulübü vardır ve
futbol gündeminde yer alan takımlar İstanbul takımlarıdır. Futbol Birinci
Ligi’ndeki 18 kulübün 4’ü İstanbul, 2’si Ankara ve 2’si İzmir; Basketbol
Birinci Ligi’ndeki 14 takımın ise 7’si İstanbul, 2’si Ankara ve 2’si İzmir
kulübüdür. Diğer kentlerden sadece 10’unda birinci ligde yer alan takım
vardır. 50 kulübün yer aldığı Futbol İkinci Ligi için de durum pek farklı
değildir: 8 İstanbul, 2 Ankara ve 2 İzmir futbol takımı ikinci ligde mücadele
etmekte; gruplarında şampiyonluk mücadelesi vermekte ve ulusal ve yerel
basının ilgi odağı metropollerdeki kulüplerin dışına nadiren çıkmaktadır.
Üç büyükler diye adlandırılan kulüpler (Fenerbahçe, Galatasaray ve
Beşiktaş), kongrede seçilen, medyanın desteğini sağlamış, kişi ya da grupların
(sermaye sahiplerinin) mülkiyetinde olurken; diğer kentlerde kulüpler yerel
24 İrfan Erdoğan
yönetimler (belediye, il özel idaresi vb.), kente yatırım yapmış sermayedarlar
ya da holdingler ile kimi kamu kuruluşlarının öznel bir bölümünün sahipliği
ve denetimi altındadır. Türkiye’de kulüplere sahiplik aynı zamanda yatırımda
bulunan kapitalist sermayedarın reklamını yapması; futbol kulübünü
kullanarak yatırım yaptığı diğer iş kollarında rakiplerine karşı avantaj
sağlaması ve sahibi olduğu diğer yatırımlarının tüketimini yönlendirmesi
açısından önem kazanmıştır. Özellikle büyük kulüplere sahipliğin ve
yönetimlerinde görev alınmasının nedeni bu noktalarda da aranmalıdır. Yerel
yönetimlerin ve politikacıların futbol kulübü sahipliği ise gerek siyasal
bağların güçlenmesinde gerekse başarının psikolojik doyum sağlaması ve
başarıdan yerel yöneticinin kendisine pay çıkarması açısından önemlidir.
Üretim: Müsabaka olarak futbolun incelenmesi
Futbol takımı denen temel birim kendi başına bir üretim yapamaz;
maç/karşılaşma yapamaz; turnuva düzenleyemez. Dolayısıyla, futbolda üretim
bir birimle yapılamaz, birden fazla birimin katıldığı müsabaka biçiminde
düzenlenen ilişkiyle yapılır. Dolayısıyla, varlıkları hiç değilse, bir futbol ligi
oluşturacak sayıda kulübün olmasına bağlı olan bu yapıda futbol olgusu, birim
içi ve birimler arasında rekabet şeklinde biçimlendirilmiş; örgütlü ortak
ilişkiyle yapılan üretimin sonucudur. Birimler arası rekabet müsabaka
şeklinde düzenlenmiştir. Ligler ve özel maçlarla gerçekleştirilen bu ortak
üretimle ticari bakımdan geçerli maç denen bir ürün üretilir. Bu üretimin
örgütlenmesi ve ilişkileri okul takımlarından, kümelere ve liglere, bireysel
performanslara, yerel, ulusal ve uluslararası turnuvalara kadar çeşitlenir.
Araştırılması da bu çeşitliliği içermelidir.
Oyunu sahada üreten emek: Futbolcu
Futbolda oyuncular örgütte zorunlu ve kritik bir yer alır; takım
oyunculardan oluşturulur; bireysel ya da takım futbolu yapılması futbolcunun
niteliğini önemli ölçüde değiştirmez. Futbolcu “sermayesi oyun becerisi olan”
bireydir. Bu beceri “oyuncu-emeğin” kiralanmasıyla (transfer süreçleriyle)
emtialaştırılır ve işe koşulmasıyla zenginlik yaratan ekonomik sermayeye
dönüştürülür. Bu emtianın değerini belirleyen ise futbol pazarının yapısıdır.
Bu yapı futbol becerisini (emeği) sömürürken, aynı zamanda, futbolu kitlelere
zenginlik ve ün kazanma yolu olarak sunar. Bu sunumla sistemin demokratik
ve rekabetçi karakteri, aşağı sınıflardaki bireylerin becerilerini kullanarak üst
Futbolu inceleme üzerine 25
sınıfa geçebilecekleri vurgulanır ve kapitalist sistem meşrulaştırılır. Bu
rekabete katılanlar arasında burjuva çocukları yoktur, çünkü onların
gelecekleri farklı biçimde ve farklı işler için şekillenmiştir.
Oyuncunun emtia olarak değeri becerisi ile ölçülürken, aynı zamanda, en
yeteneklinin (güçlünün) en çok ödülü hak ettiği görüşü (Darvinci görüş)
beslenir, yeni sağ ideoloji de destek bulur.
Dünyanın her takımı tarafından kiralanabilen futbolcu-emtia, küresel
pazarda kaliteli-ücretli-kölenin küreselleştirilmesine en tipik örneklerden
biridir. İsviçre – Türkiye maçında Türkiye’yi zorlayanlar Türk-asıllı
futbolculardı ve Türkiye’ye golü atan İsviçreli bir Türk genciydi.5
Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konu da oyuncuların
maaşları üzerindeki kontrol ve oyuncuların transferleri üzerine sınırlamalardır.
Gerek Türkiye’de gerekse FIFA/UEFA üyesi ülkelerin futbol liglerinde
oyuncu transferlerinin yılın belli zamanlarında gerçekleştirilmesine izin
verilmektedir. Son yıllarda yapılan ulusal ve uluslararası yönetmelik
değişiklikleri ile oyuncu transferi süresi esnekleştirilmiş ve futbol kulüplerinin
profesyonel futbolcularla uzun süreli ya da ileriye dönük anlaşmalar
yapabilmelerine olanak sağlanmıştır. Uluslararası oyuncu piyasası tümüyle
uluslararası kurumların (FIFA/UEFA) kontrolündedir. Bu kontrolün
karakterinin ve sonuçlarının incelenmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder