13 Haziran 2014 Cuma

Dünya Kupası 2014 Brezilya-Hırvatistan

İlk maç seyir açısından çok güzel bir maçtı. Hırvatistan'ın maça iyi başlaması ve golü erken bulması bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi. Maç Neymar'ın kupayı da ne kadar çok istediğini gösterdi. Brezilya bu turnuvanın en büyük favorisiyim dedi. Ama akşamın en büyük hayal kırıklığı Zenit forması giyen Hulk'tu. Maça etkisiz başlayan Hulk bu oyununu oyundan çıkana dek sürdürdü.

2 Haziran 2014 Pazartesi

2014 Brezilya Dünya Kupası

Stadyumlar da olan eksikliklerden dolayı bence bu Dünya Kupası seyirciler için kötü geçicek ama futbol olarak seyir zevkinin yüksek olucağını düşünüyorum.

27 Mart 2014 Perşembe

Copa Mundial

Efsane Adidas kramponu Copa Mondial





Geçmiş yıllarda futbol ayakkabıları ve parlak siyah ve beyaz geleneksel açılış renkleri tutmak için çok nadir bot biriydi klasik Adidas Copa Mundial Boot, bir dışlama ile renkli var. Diğer cleats çoğu var ise daha göz alıcı 1979 yılında piyasaya sürüldü ve sadece biraz değiştirildi Copa Mundial Boot, her yıl.Geç 2013 ve 2014 yılında Adidas Copa Mundial yerine klasik siyah / beyaz colorway diğer renklerin tanıtımı ile piyasaya çıktığından bu yana en büyük değişiklikleri alacaktır. Beyaz Adidas Copa Mundial Boot Colorwaydiğer beş colorways Brezilya'da 2014 Dünya Kupası yılında bugün açıkladı iken, sınırlı sayıda Eylül 2013'te serbest bırakıldı.








ADIDAS COPA MUNDIAL SAMBA EDITIONS

Adidas beş farklı colorways Copa Mundial yayınladı. 2014 yılında, Brezilya'da Dünya Kupası yıl, Adidas diğer Adidas Boots göründükleri, beş farklı colorways kendi klasik Copa Mundial Boot başlatacak. Renkli Adidas Copa Mundial Boot Brezilya'da 2014 Dünya Kupası öncesi piyasaya çizmeler teşvik kampanya hangi Samba denir. Yeni Adidas Copa Mundial Samba Futbol Ayakkabısı limited edition olarak piyasaya sürülecek.

Bayern Münich 2014-2015 sezon formaları



5 Mart 2014 Çarşamba

Antreman Çeşitleri

Koordinasyon




Antreman Çeşitleri

Çabuk Kuvvet


Çabuk kuvvet; kas sinir sisteminin, bir dirence karşı, büyük bir hızla kasılması ve hareketi gerçekleştirmesidir Atmalar, atmalar,  vurmalar ve büyük hızla yön değiştirmeler gerektiren spor dalları da, çabuk kuvvet performansının belirleyicisidir. Kas sinir sistemi bir yüklemeyi, refleksler ve kasın elastik yapısı yardımıyla kabul eder ve hızla cevap verir uncdente "kasılmanın sürati" veya "kasılmanın kuvveti) arasında belirgin bir farklılık vardır. Bu iki özelliğin birlikte ortaya çıkmasıyla, kuvvetin farklı bir özelliği meydana gelmiş olur.

Diğer yandan; çabuk kuvvet de üç farklı başlık altında toplanmaktadır. Bunlar;
Başlama Kuvveti; patlayıcı kuvvet ve elastik kuvvettir. Bunlardan, başlama kuvveti bir hareketi başlatmak için gerekli olan kuvvet olarak tanımlanır.
Patlayıcı kuvvet; çok kısa bir süre için kasın kasılmasıyla ile yüksek miktarda kuvvet üretebilme yeteneği olarak tanımlanır.
Elastik kuvvet; bir kasın eksantrik kasılmasının hemen arkasına konsantrik bir kasılma ile sergilemiş olduğu, kısa süre içinde yüksek miktarda kuvvetin hızlı bir şekilde uygulanmasıdır.
Kaslar, kontraktil paralel ve seri olmak üzere elastik elementlerden oluşur. Kas-sinir sistemi, hem refleksler hem de kasın elastik ve kontraktil yapılarının koordinasyonu yoluyla yüksek hızdaki yükü kabul eder ve hızla cevap verir, elastik kuvvet bu olay sonucu oluşur, Yüksek hızda bil kasılmaya, kas-sinir sisteminin direncin üstesinden gelme yeteneği olarak ortaya çıkar (Reid, 1989)
Bir germe sonrası kasılma hızı, elastik bileşenlerin geri tepme hızı ile artar. Bu sebepten elastikiyet, verili bir hızda daha fazla kuvvet veya verili bir kuvvete daha yüksek hız lehine, kontraktil bileşenlerin hiperbolik kuvvet-hız ilişkisini değiştirme etkisine sahiptir. Bir kas tendon sisteminin gerilmesi, aynı zamanda elastik enerji depolanması ve toparlanma “recovery” enerjisi meydana gelmesine imkân tanır.

4 Mart 2014 Salı

Nike

NİKE


NikeABD merkezli, dünyanın önde gelen spor ayakkabı, spor giysi ve spor akesuarları tasarımcısı ve pazarlayıcısı şirket ve bu ürünlerde kullanılan markadır. Adını Yunan mitolojisindeki zafer tanrıçası Nike'tan alır. Air Jordan ve Nike Golf gibi alt markalarının yanı sıra, Converse gibi bağımsız markaların da sahibidir.
Şirket, üretiminin tamamına yakınını uzak doğu asyadaki üretim evlerinde yaptırtmaktadır ve kendisine ait tek üretim evinde de spor ayakkabıların hava tabanlarını üretmektedir. Şirket dünya çapında 25,000 çalışana sahiptir ve (2007) yılında 10,9 Milyar € net cirosunun olduğunu açıklamıştır. Nike, pek çok futbol takımına ve ulusal takıma sponsor olarak, futbol dünyasına ağırlığını koymaya çalışmaktadır. Manchester UnitedBarcelona ve Arsenal öne çıkan sponsorluklarıdır.[kaynak belirtilmeli] Dünyanın en bilinen markalarından olan Nike, çocuk işçi çalıştırmak ve doğaya zarar vermek gibi konularda sürekli mahkemelik olmakta ve imajını zedelemektedir.[1]
Stanford Üniversitesi'nde MBA yapan Phil Knight tarafından 1972 yılında kurulan Nike'ın Swoosh denen ünlü simgesi, Carolyn Davidson adlı bir üniversite öğrencisi tarafından 35 dolara çizilmiştir. Simgenin getirdiği olağanüstü başarı üzerine, 1983 yılında Carolyn Davidson'a, kamuoyuna açıklanmayan bir miktarda şirket hissesi verildiği açıklaması yapılmıştır. Ayrıca Swoosh simgesi, orjinal olan Siyah renginden başka birçok renkte de yaptırılmaktaktadır.
Nike, millî takımlardan Türkiye Millî TakımıBrezilya Millî TakımıHollanda Millî Takımı ve Portekiz Millî Takımı ve diğer millî takımların, kulüplerden deManchester UnitedPortoCelticInter,Trabzonspor,Galatasaray SK[2] ve Barcelona gibi kulüplerin formalarını üretmektedir.


Adidas

ADİDAS


Adidas, dünyanın en büyük spor eşyası üreticilerindendir. Adını kurucusu Adolf (AdiDassler'den almıştır. Adolf Dassler, 1920'lerde Nürnbergyakınlarındaki Herzogenaurach şehrinde daha sonra Puma AG'nın kurucusu olan ortağı ve abisi Rudolf Dassler ile ayakkabı üretmeye başlamıştır. 2005 yılında 3,1 milyar Euro'ya İngiliz rakibi Reebok'ı satın alır. 2006 yılı içinde NBA ile resmî forma ve aksesuar üretimi için anlaşma imzalar.
Şirketin ürettiği malzemelerde genelde, aynı renkte üç paralel çizgi kullanılır. Bu motif, şirket logolarında da vardır. Adidas parfüm ve kişisel bakım ürünleri Coty, Inc. tarafından lisanslı olarak üretilmektedir.

GEÇMİŞİ


Başlangıç


Adolf Dassler, I.Dünya Savaşı'ndan dönüşünden sonra onun annesinin mutfağında kendi spor ayakkabılarını üretmeye başladı. 1924'te, (Rudi) Dassler'in, (Dassler Kardeşler Ayakkabı Fabrikası) Gebrüder Dassler Schuhfabrik olan ve iyi iş yapan onun kardeşi Rudolf'a katıldığı II.Dünya Savaşı'ndan önce ayakkabıların 200,000 çiftini satmıştır.
Yine de erkek kardeşler, iyi anlaşarak 1948'de Rudi Puma'yı, Adi ise Adidas'ı oluşturmuşlardır.
Şirket resmen, adidas AG olarak - adidas küçük yazı ile - 18 Ağustos 1949'da kaydettirildi.

Tapie Konusu


Bir sıkıntı döneminden sonra, 1987'de Adolf Dassler'in oğlu Horst Dassler'in ölümünden sonra, şirket Fransız sanayici Bernard Tapie tarafından 1989'da 1.6 milyar dolar'a (Şimdi € 243.918 milyon) satın alındı.
Tapie, iflas eden şirketleri kurtarmanın ünlü bir uzmanı olduğu için, bu onun servetini inşa ettiği bir zamandır. Tapie Asya'ya üretimi dışarıdan yapmayı kararlaştırdı. Bu terfi için Madonna'yı işe aldı.
Şubat 1993'de Crédit Lyonnais, Robert Louis Dreyfus'a Adidas'ı sattı.
Şirketin yeni CEO'su Robert Louis Dreyfus oldu. O ise Olympique de Marseille futbol takımının başkanıdır. Tapie 1993'e kadar takımın sahibi olmuştur.
Tapie, 1994'te kişisel iflasını dosyaladı. Tapie'nin aynı zamanda birkaç davası daha vardı bunların en önemlisi de futbol kulübünde olan rüşvet olayıydı. 1997'de 18 ay hapis cezası aldı ve Paris, La Santé hapishanesinde 6 ay boyunca yattı.
2005'te Fransız mahkemeler Tapie'ye € 135 milyon tazminat verdi (Yaklaşık 886 milyon Frank).

Ürünler


Koşu

Adidas'ın birçok koşu giyim ürünleri koşucular tarafından geniş ölçüde kullanılmaktadır.

Futbol


Bir adidas Predator + Absolado TRX TF ayakkabı
Adidas'ın ana ürün gruplarından biri futbol'dur. Futbol ayakkabıları, formalar ve birçok futbol ekipmanı üretmektedirler. Ürünleri birçok profesyönel futbol takımı tarafından kullanılmaktadır. Major League Soccer'deki tüm takımlara spor giyim malzemeleri ve diğer futbol ekipmanlarını sağlar. Adidas, uluslararası futbol takımlarının spor eşyası tedariğinde büyük bir rol oynar. Güncel örnekler, Fransa, Almanya, Yunanistan, Romanya, Arjantin, İspanya, Meksika, Japonya, Rusya ve Nijerya'dır. Şirket aynı zamanda ayakkabı alanında bir yenilikçi oldu. Örnek olarak Copa Mundial bir veri
Control 10 olarak değiştirildi), Supernova Cushion 7 verilebilir. Bu ayakkabı yaklaşık 40 yıldır sert ve kuru zemindeki maçlarda kullanılmaktadır. Futbol ayakkabılarına örnek olarak PredatorF50Fevernova ve daha birçok ürün örnek verilebilir. Bunların haricinde birçok Dünya Kupası ve büyük futbol organizasyonları için ürünler üretmiştir.


Lakros

Adidas, 2007 yılında lakros malzemelerini üretmeye başladı ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 600 lise öğrencisi için Temmuz 2008'de Adidas National Lecrose Classic'in (Türkçe:Geleneksel Adidas Milli Lakros'u) sponsoru olmuştur.

Golf

1997'de Adidas, TaylorMade'yi satın aldı ve onu yan kuruluşu yaptı Bu isim adı altında golf ürünleri üretmektedir.

Puma

PUMA AG


Puma AG Rudolf Dassler Sport (kısaca Puma), Alman spor giyim markasıdır. 1924'te Adidas'ı kuran Adolf "Adi" Dassler'ın abisi Rudolf Dasslertarafından kurulmuştur. Şu anda dünyanın en büyük spor giyim markalarından biridir.
  • Bugün Puma fabrikasında 3200 işçi çalışmaktadır ve şirket 80'in üstünde ülkede satış yapmaktadır.
  • 2006 FIFA Dünya Kupası şampiyonu İtalya'yı giydiren Puma, Dünya Kupası'nda 12 takımın forma üreticisi olmuştur. Turnuvadaki 64 maçın 36'sında en az 1 takım Puma forması kullanmıştır. Şu anda da Dünya'da birçok takımın forma üreticisi olmaya devam etmektedir.

Sponsorluklar

Motorsports

Dünya Ralli Şampiyonası

DTM

Futbol

Milli Takımlar

Kulüpler



Nike Krampon Karşılaştırma

                                            TİEMPO



HYPERVENOM





                                                   CTR360








                                               MERCURİAL





Nike Store Locator



Su13_Innovation_The_Design_P2.jpg

ILHAM

Her yeni krampon oyunculardan ilham alır ve bilim adamları tarafından oyunlarını daha efektik kılmak için tasarlanmıştır.
Su13_Innovation_The_Science_P2.jpg

YENILENME

Acımasızca yapılan testler mükemmelik peşindeki sınırları zorluyor.
Su13_Innovation_The_Manufacture_P2.jpg

ADAMA

Şahsi elementler standartların tamamını karşılamak için el işçiliği ile üretilerek rakibini yok etmek için üretildi.

Adidas Yeni Kramponlar Naptın Sen Adidas





Belkide Futbolu Bu Yüzden Çok Seviyoruz

Komedi işte bu yüzden seviyoruz :))

Sporda Şiddet Ve Çıkış Yolları

Futbolun Önemi

Hiç şüphesiz ki futbol yeryüzünde ki en popüler spor. Basit bir oyun olmanın ötesinde bir bakış açısıyla futbol, yeryüzündeki ilk evrensel imparatorluk. Fransız sosyolog Boniface’e göre; futbol küreselleşmenin nihai aşamasıdır ve dünyada futboldan daha evrensel bir olay bulunmamaktadır. O derece ki, demokrasi ve pazar ekonomisi bile yuvarlak top aşkına oranla daha az köklü ve daha az yaygındır.


Birçoğumuz için en heyecan verici oyun ve hayatımızın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen futbola azımsanmayacak bir kesim tarafından ise spor ve hobi olmanın ötesinde başka anlamlarda yüklenilmektedir. Liverpool’un efsanevi teknik direktörü Bill Shankly’ninde vurguladığı üzere futbol sadece bir ölüm kalım mücadelesi değil bunun çok daha ötesinde bir olgudur. İşte futbolun bir oyundan çok çok daha büyük öneme sahip olduğuna inanmakta olan futbol holiganları yeşil sahalarda futbol tarihi boyunca görülen bazı arzu edilmeyen durumlara sebep olmaktadırlar.

Bir zamanlar futbol kaynaklı şiddet olayları sadece bir İngiliz hastalığı olarak yorumlanmış fakat çok geçmeden bu hastalığın bulaşıcı olduğu görülmüştür. Futbol holiganizmi sadece futbolun beşiği İngiltere’de değil Kara Avrupa’sında, Güney Amerika’da, İtalya’da kendini göstermiş ülkemizde ise özellikle son yıllarda üzücü sonuçlar doğurmuştur.

Futbol tarihindeki ilk ve en dehşet verici şiddet olayları ile karşılaşan İngiltere, bu yüzden futbol holiganizmi ile mücadeleye diğer ülkelerden önce başlamış, tedbirleri erken almak zorunda kalmış ve bu alanda diğer ülkelere öncülük etmiştir.

Peki, Heysel Faciasını (39 Juventus seyircisi İngiliz taraftarının taşkınlıkları yüzünden hayatını kaybetti), Hillsborough trajedisini (95 Liverpool Seyircisi öldü), Bradford Stadı yangınını (56 kişi yaşamını kaybetti) ve daha nice şiddet olaylarını yaşamış dolayısıyla da İngiliz Holiganlar olarak Dünya çapında kötü şöhrete sahip olan İngiltere, nasıl bu sorunun üstesinden geldi ve dünyanın en çok izlenen, en çok sevilen ve futbolda ki en büyük ticari potansiyele sahip ligini oluşturdu?

İngilizlerin Holiganizm ile Mücadelesi

Hillsborough faciasından sonra Lord Taylor’un hazırladığı raporlar çerçevesinde İngiltere, Sanayi Devriminden sonra Futbol Devrimini de gerçekleştirmiş, alınan tedbirler yapılan uygulamalar ve futbola özgü çıkarılan kanunları ile Futbol Holiganizminin üstesinden gelmiş, yeşil sahalardaki şiddet olaylarını en alt seviyeye indirerek futbolu gerçek bir eğlence sektörüne dönüştürmüştür.
Futbol dünyasında yapılanlara kısa başlıklar altında bakacak olursak:

1-     Futbol statlarının modernizasyonu gerçekleştirilerek bütün statlar koltuklu hale getirilmiş, tel örgüler kaldırılmış, catering, tuvalet ve diğer servisler geliştirilerek stadyumlar eğlence merkezi haline dönüştürülmüştür. Ayrıca, statların içi ve çevresi kameralarla donatılarak güvenlik için alınan tedbirler artırılmıştır. Böylelikle, ülkede futbola bakış açısında değişiklikler yaşanmış futbol sadece işçi sınıfı ve düşük gelir grubundaki insanların oyunu olmaktan çıkarılmış, orta sınıfın ve ailelerinde ilgisi çekilerek futbol bir endüstri haline getirilmiştir.

2-     Polisin futbol seyircisine karşı uyguladığı metotlarında değişikliğe gidilmiş, sert ve katı tutumun yerini pozitif yaklaşım almış, stadyum içerisinde polisin yetkileri azaltılarak steward sistemi oluşturulmuş böylelikle stat içi sorumluluklar özel güvenlik görevlilerine bırakılmıştır. Ayrıca Ulusal İstihbarat Servisine bağlı olarak Futbol İstihbarat Örgütü oluşturulmuş, sivil polisler holiganların arasına girerek onlarla aynı hayatı paylaşmış ve toplanan veriler ışığında ülke içi ve dışında oluşabilecek birçok olaya önceden müdahale edilmiştir. Ayrıca oluşturulan bu veri bankası sayesinde şiddet olaylarına karışan veya katılma şüphesi olan kişiler hakkında gerekli önlemler alınmıştır.

Futbol sahalarındaki şiddetin önüne geçmek için alınan bu tedbirler ve uygulamalar çıkarılan futbola özgü kanunlar ile de desteklenmiş ve güçlendirilmiştir.

3-     Control of Alcohol Act (1985), Sportif olaylar sırasında alkol tüketimini kontrol altında tutmayı amaçlayan bu kanun ile stat çevresinde alkol satışı ve izleyicilerin stada alkol sokmaları yasaklanmış, sarhoş taraftarların stada girmeleri engellenmiştir.

4-     The Football Spectators Act (1989) Futbol Seyircileri Kanunu, mahkemelere futbolla ilgili şiddet olaylarına karışan kimselere İngiliz takımlarının ülke dışında oynadığı maçlar sırasında İngiltere’den çıkış yasağı koyma ve bu kişilere maç tarihinde belirlenmiş polis istasyonlarında bulunma zorunluluğu getirebilme yetkisi vermiştir.

5-     The Football Offences Act (1991) Futbol Suçları Kanunu ile sahaya veya seyircilere yabancı madde fırlatılması, ahlak dışı ve ırkçı tezahüratta bulunma ile seyircilerin sahaya girmesi yasaklanmış karaborsada bilet satımı suç haline getirilmiştir. Ayrıca kanun, polis amirlerine gerekli gördükleri araç ve seyircileri durdurup arama yetkisi vermiştir.

6-      The Football Offence and Disorder Act (1999) Futboldaki Düzensizlikleri Önleme Kanunu, mahkemelere daha önce futbolla ilgili şiddet olaylarına karışmış kişilere yeterli sebepler oluştuğu takdirde ülke içi ve dışındaki maçlara 2 ila 10 yıl arası katılmaktan men cezası verebilme yetkisi tanımıştır.

7-     The Footbal Disorder Act (2000), Bu kanun ile polisin ve mahkemelerin yetkisi daha da genişletilmiştir. Böylelikle, futbol maçlarına katılımdan men ve yurt dışına çıkışın yasaklanması cezası kişinin daha önce futbola ilişkin bir suç işleyip işlemediğine bakılmaksızın polis amirinin yeterli sebepler oluştuğuna inandığı, gerekli ve faydalı gördüğü durumlarda mahkemeye yapacağı şikâyeti ile birlikte sağlanabilir hale getirilmiştir.

Gerçektende yıllar içerisinde mahkemeler tarafında uygulanan futbol maçlarından men cezalarının sayısı arttıkça, meydana gelen şiddet olayların da önemli ölçüde bir düşüş meydana gelmiştir. İngiltere de ülke içindeki şiddet olayları yok denecek kadar azalmış, özellikle 2000 tarihinden sonraki uluslararası turnuvalarda kötü nam sahibi İngiliz Holiganları büyük olaylara karış(tırıl)mamışlardır. 


Ülkemizdeki Durum

Ülkemizde ise son yıllarda spor kaynaklı şiddet olaylarında bir artış görülmektedir. Süper ligden amatör liglere, sade bir futbol taraftarından kulüp yöneticisine kadar futbol holiganizmi saha içi ve dışındaki olumsuz etkisini giderek daha çok hissettirmektedir. İngiltere’den farklı olarak ülkemizde futbol sahalarında görülen şiddetin altında birçok sebep yatmaktadır. İngiltere ve Türkiye de futbolda meydana gelen şiddet olaylarının tabanında değişik nedenler yatmaktadır. İngiliz holiganlar genellikle genç ve işçi sınıfı mensupları olup erkeklik kimliklerini ortaya koymak ve kargaşa çıkarmaktan haz duydukları için şiddete başvurmaktadırlar. Türkiye’de ise eğitim ve gelir seviyesi düşük kişilerin yanında sosyal seviyesi yüksek, VİP tribünü izleyicileri, kulüp yöneticileri, siyasi yetkililer ve milletvekilleri dahi değişik boyutları ve yönleriyle futbol holiganizminin içerisinde bulunmaktadırlar. O kadar ki, maç sırasında hakeme su şişesi fırlatan daha sonrada tartaklayan bir milletvekili kendini ben Denizli Sporun holiganıyım, takımımın haklarını korurum şeklinde savunabilmektedir. Ülkemizde futbol sahalarında görülen şiddetin başlıca sebeplerine gelince; 

Ø      Ekonomik ve Sosyal Hayattaki Sorunlar                     :Gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve farklı kesimler arasında derinleşen uçurum bireysel anlamda anemiye yol açmakta özellikle toplumun alt kesimlerini oluşturan kitlelerde kin ve öfke birikimi yaratmaktadır. Sportif alanlar ise bu kitleler için deşarj olabilme imkânı sağlamaktadır. Her ne kadar yanlışta olsa, toplumun büyük bir kesimi stadyumları rahatça bağırılan, küfür edinilebilen, istenildiği gibi davranarak stres atılabilen dokunulmaz yerler olarak algılamaktadırlar. Hatta sadece futbol sevgisi için maç izlemeye gelen kişiler, tribünlerin tiyatro-sinema olmadığı eleştirisine maruz kalabilmektedir.

Ø      Yerleşmiş Spor Kültürü Eksikliği                                  :Üzülerek belirtmek gerekir ki ülkemizde yerleşmiş bir spor sevgisinden ve spor kültüründen bahsetmek mümkün değildir. Toplumun büyük bir kısmı sadece futbolla özelliklede üç büyük futbol takımıyla ilgilenmekte, buna rağmen futbol maçlarına olan katılım derbi maçlar dışında oldukça düşük seviyelerde kalmaktadır. Gerçektende futbolu sadece bir oyun olarak sevdiğimiz söylenemez eğer öyle olsaydı futbolun üç neticeli bir oyun olduğu unutulup başarı sadece galibiyete endekslenmez ve dolayısı ile de kazanma şansları yüksek olan üç büyük kulübün dışında kalan diğer futbol kulüpleri de yeterli taraftar desteği alabilirdi. Ayrıca, 1980 darbesinin de etkisiyle depolitize olmuş toplumsal kesim, futbolu bir hobi, heyecan verici bir oyun olmaktan çok, daha büyük öneme sahip bir şey olarak algılamaya başlamış, bu kesimler tarafından futbol ölüm-kalım mücadelesi olarak görülüp hayatının merkezine oturtulmuş, taraftarlar futbol takımlarıyla kendilerini özdeşleştirmeye başlamışlar, taraftarı oldukları takımları hayatın merkezine oturtulmuştur.

Ø      Mafyanın Etkisi                                                             :Ekonomik faaliyetlerin yoğun olduğu diğer sektörlerde olduğu gibi mafya, ülkemizde para ve güç göstergesi olan futbola da el atmıştır. Mahkeme kayıtlarına da geçtiği üzere mafya futbolda söz sahibi olmak adına; maç sonucunu etkilemekten, hakem atamalarına müdahaleye, Futbol Federasyonu seçimlerine etki etmekten, bazı spor yazarlarının yaralanması olaylarına kadar birçok olaya karışmış ve futbola kirli elini bulaştırmıştır.

Ø      Stadyumların Yetersizliği           :                                  :  Ülkemizde bulunan stadyumların birçoğu UEFA standartlarının altında olup, mimari açıdan zayıf olduğu gibi, giriş çıkış kapı sayılarının azlığı, stat içerisindeki donanımların (kafeterya, tuvalet vs.) azlığı ve temizlik konusunda ki yetersizliklerle 21. yüzyılın çağdaş toplumuna yakışmamaktadır. Özellikle tel örgüler ve demir parmaklıklar insanlara kafese atılmış duygusu verdiği gibi tribünlerdeki gerilimi artırıcı rol oynamakta, taraftarlar tel örgünün arkasında dokunulmaz oldukları hissine kapılıp istedikleri gibi hareket edebilmektedirler.


Ø      Etkisiz Güvenlik Önlemleri ve Polisin Tutumu            : Sportif olayları yönetmedeki otorite boşluğu ve alınan etkisiz önlemlerde şiddet olaylarının artmasına sebep olmaktadır. Polis her maç öncesi stadyumlarda yerini almakta hatta bazen bu rakam abartılarak özellikle derbi maçlarında 3–4 bin kişiyi bulmakta ise de meydana gelen olayları önlemede yetersiz kalınmaktadır. Kimi zamanda polis, sert ve katı tutumu ile şiddetin baş sorumlusu olmaktadır. Abartılmış polis sayısı, polis köpeklerin kullanılması taraftar üzerinde provakatif etkiye sebep olmaktadır. Bazense polis asli görevini bırakarak taraftarlardan ziyade maçı izlemekle meşgul olmaktadır. Ayriyeten, özellikle Anadolu da siyasi baskınında etkisiyle polis, misafir takım seyircilerine karşı daha sert bir tutum izleyebilmektedir.

Ø      Teknik Direktörlerin, Futbolcuların Sorumluluğu       :           Futbolcu ve teknik direktörlerin taraftarlar üzerindeki etkisi küçümsenemez. Bu kişiler tarafından kaybedilmiş bir maç sonrası hakemi veya rakip oyuncuyu suçlayıcı açıklamalar yapılması, maç sırasında provakatif davranışlarda bulunulması taraftarın tansiyonunu yükseltmekte ve şiddet olaylarının oluşmasına etki etmektedir.        

Ø      Futbol Federasyonu ve MHK    : Ülkemiz de seçim sisteminin de etkisiyle Federasyon her zaman bir veya birkaç takımın yandaşı olarak görülmekte, meydana gelen en küçük sorunlarda, her türlü hakem hatalarında dahi Futbol Federasyonu sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca, kamuoyundaki güven eksikliğinden dolayı federasyon ve kurulları tarafından kulüplere verilen cezalar adilliği yönüyle hep tartışma konusu olmaktadır.

Ø      Hakemler                                    : Türkiye deyapılması en zor mesleklerin başında hakemlik gelmektedir.Futbolcu, teknik ekip ve yöneticiler tarafından alınan mağlubiyetlerin ilk sorumlusu olarak hep hakemler gösterilmektedir. Tarafgirlikleri hep tartışma konusu olmakla birlikte, verdikleri kararlar ile televizyonlarda saatlerce yargılanmakta, yanlı veya yansız fark etmeksizin yönetimleriyle futbol sahalarında görülen şiddete etki etmektedirler. Burada toplumsal tarafgirliğimiz dolayısıyla yapılan kimi haksız eleştirilerin yanında, hakemlerinde kendilerinde olan güven eksikliği, futbolcu üzerindeki otorite yetersizliği, iyi yetiştirilmemeleri ve dolayısıyla Dünya klasmanında olan hakem sayımızın oldukça az olması da yatmaktadır.

Ø      Kulüp Yöneticileri                       : Ülkemiz de kulüp yöneticisi olmak ekonomik ve sosyal açıdan birçok olanağı beraberinde getirmektedir. Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak kulüp yöneticileri genelde toplum tarafından tanınır, bu kişiler yer yer futbolculardan daha fazla TV’lerde yer alırlar. Kulüp yöneticilerinin taraflı, kışkırtıcı açıklamaları olumsuz etkilere yol açtığı gibi, yöneticilerin taraftar gurupları ile karşılıklı menfaate dayanan ilişkileri, taraftar guruplarına bedava bilet dağıtımı, dış saha maçları için otobüs ayarlanması, yabancı maddelerin sahaya sokulmasının kolaylaştırılması gibi maddi ve manevi anlamda yardımları futbol sahalarında görülen şiddetin temel sebeplerinden birini oluşturmaktadır.   Futbol otoritelerininde hemfikir olduğu üzere, taraftar guruplarına sağlanan bu menfaatler bitirilmedikçe (o kadarki bazı kişiler hayatlarını bu yardımlarla kazanmakta ve kaybetmemek için tribünlerde güç gösterisinde bulunabilmektedir) futbol sahalarındaki şiddetin önüne geçilmesi güç olacaktır.


Ø      Medya                                         : Medya kulüpler arası rekabeti körükleyerek, kulüp yöneticilerinin, futbolcuların demeçlerini tahrik kar bir havaya sokup hakemleri, futbol federasyonunu ya da rakip kulübü suçlayan bu açıklamaları ustalıkla büyütmekte, şiddeti kışkırtıcı ve saldırganlığı tahrik edici yayınlarda bulunmaktadır. Genellikle büyük kulüplerin söz sahibi olduğu diğerlerinin ise teferruat olarak görüldüğü futbol medyasında tiraj ve reyting uğruna yer yer milliyetçiliği kışkırtan, rakip takım futbolcu ve yöneticilerini rencide eden yayınlar yapılmaktadır. Maç görüntülerinin dahi yayınlanmadığı birçok TV kanalında ise futbolcular ve hakem kararları üzerine saatlerce konuşulmakta genellikle dört büyük kulübün temsil edildiği bu programlarda reyting uğruna basit kavgalar çıkartılmaktadır.


Sonuç

Yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız futbolda şiddeti tetikleyen kategorilere başka başlıklarda eklenilebilir ve sorunun tüm kaynakları tespit edinilebilir. Lakin anlamamız gereken husus şudur ki; belki de futbolda şiddet hiçbir zaman tam anlamıyla bitmeyecek, bitirilemeyecek yeryüzündeki son düdük çalana kadar sahalardaki yerini alacaktır. Fakat İngiltere örneğinde görülebileceği gibi alınan tedbirler ve çıkarılan yasalarla bu durum en düşük seviyeye indirilebilecektir.

İlk olarak işe -Fenerbahçe Kulübünün yaptığı ve meyvelerini almaya başladığı gibi- statları modernize ederek başlanılmalı, bilet sisteminin geliştirilerek kişiye özel bilet sistemine geçilmesi, giriş-çıkış kapıları sayılarının artırılması, metal detektör sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir. Stat içi kafeterya, tuvalet hizmetleri artırılmalı, stat içi ve etrafı güvenlik kameralarıyla çevirtilerek kontrol altına alınmalı stadyumlar insanların eğlenebileceği ortamlara çevrilmelidir. Ayrıca, statlar temiz kalabilecek, katlanabilir koltuklarla donatılarak seyircilerin oturtulması sağlanmalı tel örgüler ve demir parmaklıklar kaldırılmalıdır. Burada unutmamamız gereken husus şudur ki beraber maç izlemeyi öğrenemeyen bir toplumda birlikte yaşamakta zor hale gelecektir.

Stadyumlarda iç güvenlik ve kontrol polis elinden alınarak iyi eğitilmiş, yansız ve ehil özel güvenlikler eliyle yapılmalıdır. Poliste spor sahalarında uyguladığı taktikleri değiştirmeli, sayıca daha az fakat iyi yetiştirilmiş, olaylara seyirci kalmayacak, planlı ve dengeli hareket edecek, aşırı güç kullanımından kaçınacak yöntemler geliştirmelidir. İngiltere de olduğu gibi Futbol Polisi ünitesi kurularak gerekli istihbarat çalışmaları yapılmalı, olayları çıkaran kişiler belirlenerek gerekli işlemler yapılmalıdır. Bu Ünite sporda şiddetin önüne geçmek için çıkarılan ve fakat uygulamada birçok güçlükle karşılaşan Sporda Şiddeti Önleme Kanununun uygulanmasında olumlu etkiye sahip olabilecek, toplanan veriler sayesinde suç işleyen kişiler hakkında yasal takip yapılabilecektir. Kanunun uygulanmasında tarafsız ve baskı altında kalmayacak emniyet amirlerine ve valilere de önemli görevler düşmektedir.

Kulüp yöneticileri, teknik heyet ve futbolcularda kendi davranış ve açıklamalarında daha dikkatli olmalı, tahrik edici, suçlayıcı beyanat vermekten kaçınmalı, fair play’i destekleyerek taraftarlara güzel örnek olmalıdırlar. Kulüp yöneticileri taraftar gurupları ile olan çıkar ilişkilerine son vermeli, maddi ve manevi anlamda belirli taraftar guruplarını desteklemekten vazgeçmelidirler.

Futbol Federasyonunun ve kurullarının kulüplere, yönetici ve futbolculara verdiği cezalar adil, UEFA ve FİFA standartlarına uygun ve caydırıcı olmalıdır. Fair Play’i destekleyici organizasyon sayısı artırılarak başarılı kulüp, oyuncu ve hatta tarafta guruplarına ödüller verilmelidir. Ayrıca yayın gelirlerinden elde edilen miktar takımlar arasında adil bir şekilde pay edilerek Anadolu ve İstanbul takımları arasındaki uçurum bir nebze olsun azaltılmalı böylelikle Anadolu da, İstanbul kulüplerine karşı olan tepki azaltılmalıdır.

Medyaya da bu konuda büyük sorumluluk düşmektedir. Spor gazetelerinin, birçok günlük gazeteden daha çok ilgi gördüğü ülkemizde spor medyası yayınlarına daha fazla dikkat etmeli, kışkırtıcı, ses getirecek! röportajlardan uzak durulmalı, Fair Play ve sporun evrensel amaçlarına hizmet edecek yayın anlayışı benimsenmeli, sadece futbola değil diğer spor dallarına yeterince yer ayrılmalıdır.

Bunların dışında, devlet politikası olarak toplum spor yapmaya teşvik edilmeli, taraftarlar tribünlerden sahaya indirilmeli sadece izleyici olarak bırakılmamalıdır. 70 milyon nüfuslu ülkemizde sadece 350 bin lisanslı sporcu olduğu görüldüğünde ülkemizde spora katılımın ne kadar düşük seviyelerde kaldığı görülecektir. İnsanlar mücadeleyi, yarışmayı, galip gelip mağlup olmayı televizyonlardan, tribünlerden ziyade bizzat yaşayarak öğrendiği takdirde olayın zorluğunu daha iyi anlayacak karşısındaki kişinin düşmanı değil rakibi olduğunu algılayacaktır. Buda sadece medyanın değil tüm spor kulüplerinin, devlet kurumlarının desteğiyle planlı bir şekilde uzun vadede gerçekleştirilmelidir. Böylelikle zihinlerde zaman içerisinde oluşacak algılama değişiklikleriyle futbola gereğinden fazla anlamlar yüklenilmeyecek, futbolun bir ölüm-kalım mücadelesi veya daha ötesi değil, hayatımıza renk katan bazılarımız için çok bazılarımız için az önemi olan bir hobi, bir spor dalı olduğu anlaşılacaktır.

Fakat unutmamak gerekir ki sosyal ve ekonomik koşullarda yaşanan problemler yoğun şekilde devam ettiği müddetçe ülkemizde futbol sahalarında görülen şiddetin önüne geçmekte zorlaşacaktır. Şiddetle mücadeleyi sadece spor sahalarında değil toplumun tüm kesimlerinde yapmak gerekir ki bununda yolu vatandaşlara sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan refah seviyesi daha yüksek bir hayat sunabilmekten geçmektedir.